DÜNYA OKULU
DÜNYA OKULU
22.11.2023
Şayet dünyamızı kocaman bir okul olarak kabul edersek, bu gezegende yaşayan her canlı ve cansız varlığı bu okulun ya öğreticisi ya ta öğrencisi olarak görmek mümkündür. Ya da hem öğrencisi hem de öğreticisi...
Aslında Amerika'da doğup büyüyen göçmen bir ailenin çocuğu olan Salman Khan da böylesi bir kabulden yola çıkarak Dünya Okulu'nu kuruyor. Eğitimde fırsat eşitliğinin herkese her yerde dünya standartlarında ve de ücretsiz bir şekilde olması gerektiği düşüncesi onu böyle bir eyleme itiyor.
Peki bu mümkün mü?
Söylenmesi kulağa hoş geliyor da yapılması pek öyle değil!... Ama günümüzün teknolojisi bir parça da olsa bunu mümkün kılar hale getiriyor. İşte Salman Khan yıllar önce bunu ilk uygulayanlardan. Türkiye'de ise 2012 yılında STFA sponsorluğunda yayınlanan Dünya Okulu kitabında bu projesini uygulamasıyla birlikte geni geniş anlatıyor Dünya Okulu kitabında. Bugün için çok ilginç bir yöntem ve fikir gibi gözükmese de internet ve dijital platformların henüz yaygın olmadığı dönemde bir hayli dikkat çekmiş gözüküyor. İşin doğrusu bir farkındalık oluşturuyor.
Aslında hala farklı yönleriyle de olsa bu eğitim meselesi en önemli gündem ve de problem olarak insanlığın önünde bir ödev olarak duruyor. Çünkü dünya bugün eğitim üzerinden yönetiliyor ve insanlık eğitim yoluyla kontrol altında tutuluyor.
Günümüzün en büyük handikapı da bu zaten. Sürekli değişim halinde olan dünyamızda ne hikmetse en az değişen şey eğitim sistemi... Oysa çağla, teknolojiyle birlikte eğitim sisteminde de değişime-dönüşüme ihtiyaç var. Hem de her zamankinden daha çok...
"Bir çocuğu kendi öğreniminizle sınırlamayın çünkü o başka bir devirde doğdu." diyor yıllar önce R. Tagore. Haklı Tagore, hem de çok haklı... Bir defa her bireyin yetenekleri, öğrenme kapasitesi ve öğrenme yöntemi farklı farklıdır. Çocuğu eğitimde tek bir kalıba hapsetmek ona yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri olur.
Nitekim yine yıllar önce Platon; "Öğretimin unsurları zihne çocuklukta sunulmalı ama herhangi bir zorlama olmamalıdır" diyor ve devamında; "çünkü zorlama sonucu edinilen bilgi zihinde yer etmez." diyor. O nedenle zorlamaya başvurmayın diyor Platon ve ekliyor; "İlk eğitimin bir tür eğlence olmasını sağlayın; bu sayede çocuğun doğal eğilimlerini öğrenmeniz daha kolay olur."
Bizde böyle mi peki?
Ne mümkün!... Tam tersine çocuğun var olan yeteneklerini köreltmeye dönük tek tip zorunlu bir eğitim sistemiyle karşı karşıyayız. Bu nedenledir ki bunca zamandır bir arpa boyu yol alamıyoruz.
Peki bizde böyle de dünya da farklı mı?
Kısmi farklılıklarla birlikte dünya genelinde hemen hemen benzer eğitim modelleri kullanılıyor işin doğrusu. Çünkü dünyaya egemen küresel sermaye ve bey babaları kendi çarklarının devamı için böyle bir eğitim sistemi öngörmüşler zamanında ve öyle de devam ediyor. Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı kitabının yazarı John Taylor Gatto bunu geniş geniş anlatıyor çalışmasında. Merak edenler okuyabilirler, şimdi girmeyelim bu mevzuya.
Peki bu bir kader mi?
Değil hiç şüphesiz. Lakin bir süreçtir ve o sürecin düzelmesi için adım atmak gerekir.
İşte Salman Khan'ın aylar önce okuduğum eğitimle ilgili bu cesaret verici ve de istikrarlı girişimi bana yukarıdaki düşünceleri anımsattı ve günlüğüme not almama vesile oldu.
Nihayetinde hepimiz aynı Dünya Okulu'nda kimi zaman öğrenci, kimi zaman öğretici olarak yer alıyoruz.
Ola ki eğitimde bir kıvılcıma dönüşür.
Peki olur mu, olur...
Yorumlar
Yorum Gönder