GENÇ ŞAİRE MEKTUPLAR

 GENÇ ŞAİRE MEKTUPLAR

 


09.02.2024

Bazı kitaplar vardır tekrar tekrar okuma ihtiyacı hissedersiniz. Her okuduğunuzda farklı ayrıntılara takılır, farklı cümlelerle karşılaşırsınız adeta. Altını çize çize bitirirsiniz sayfaları. Rilke'nin Genç Bir  Şaire Mektuplar kitabı benim için öyle oldu işin doğrusu. Tabii Rilke demişken diğer kitaplarını da unutamamak lazım. Mesela Malte Laurids Brigge'nin Notları... 

En son 2019 yılında Nora Yayınlarından Semih Uçar'ın çeviriyle okumuştum Rilke'nin Genç Bir Şaire Mektupları'nı. Şimdi ise Cem yayınlarından Kamuran Şipal'ın çevirisi ile yeniden okuma imkanı oldu. Bu sefer yeniden okumamın sebebi ise; Sultangazi Yazı Akademisi öğrencileri le bu mektuplar üzerine konuşuyor olmamız.  Peki yeniden okumada farklı bir şey var mı? diye soracaklara, elbette derim. Kitabı her okuduğunuzda gözünüze yeni şeyler çarpıyor. Kitapta hatırladığınız ve hatırlamadığınız, sanki ilk defa okuyor izlenimi veren cümlelerle karşılaşıyorsunuz. Şaşırıyor haliyle insan. Ben de de öyle oldu. Tabii yeni gibi görüp altını çizdiğim kelime ve cümlelerle birlikte, üstünü çizdiklerim de yok değil. Çünkü hiçbir kitap mutlak doğrulardan oluşmaz. Nihayetinde her kitap yazarın zihin dünyasından ibarettir.

Ama önemli tecrübeler var Rilke'nin  Franz Xaver Kappus'a yazdığı bu on mektupta.  Özellikle de genç kuşakların dikkatlice okuması gerekiyor bu mektupları. Doğrusu yazmaya hevesli her bireyin... Ama daha çok da genç şair ve yazar adaylarının... 

Nitekim Yazı Akademisinin genç beyinleriyle bu kitap üzerine tam iki saat beyin fırtınasında bulunduk ve ortaya orijinal, ilginç fikirler, tecrübeler çıktı. kitabın zihinlerde yeni bir menfez açması şaşırtıcı olmadı lakin kitapla ilgili eleştiriler kayda değerdi.

Yeniden okumalarda mektuplarda dikkatimi çeken önemli bir husus da; Rilke'nin aslında sevgili Kappus'a yazdığı bu mektuplar bir bakıma kendine yazmış mektuplar olarak okumak gerekiyor. Rilke'nin Kappus'un iç dünyasına hitabı aslında kendi iç dünyasınadır bir kakıma. Aynı zaman da Kappus'a -özellikle yalnızlığı- üzerine yapmış olduğu telkinleri de böyle okumak gerekir.

 Nitekim; "Sizi unutmaya kalkışan kişinin kendisi sizin bazen hoşunuza giden yalın ve sessiz sözcükler arasında zahmetsiz yaşayıp gidiyor. Yaşamı çileler, hüzünlerle dolu ve çok daha kötü sizinkinden. Gel gelelim bir başka türlü yaşasaydı, sizin için o avutucu sözcükleri de bulamazdı." (54)

Son olarak mektupların kahramanı Franz Xaver Kappus'a kulak verelim:

‘'...Rilke ile düzenli mektuplaşmaya başladık. 1908'e kadar sürdü mektuplaşmalarımız, sonra yavaş yavaş arkası kesildi; çünkü yaşam beni alıp Rilke'nin sıcak sevecen ve duygulandırıcı çabayla beni uzağında tutmak istediği alanlara savurmuştu.
Ama önemli değil burası. Önemli olan bu kitaba alınmış on mektuptur, Rilke'nin nasıl bir dünya içinde yaşadığının, yapıtlarının nasıl bir dünya içerisinde yarattığının bilinmesi açısından değil ayrıca gerek bugün yeni yetişen gerek yarın yetişecek olan kuşaklar bakımından önemli olan on mektup. Bir büyük, bir eşsiz kişi konuşurken küçüklere susmak düşer.''

Evet, susalım ve sessizce okuyalım mektupları içimize akıtarak...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KIRMIZI KAR

"KAR YAĞARKEN" BİR KUŞAĞIN YAŞADIKLARI ROMAN OLDU

Hep Bir UĞULTU ile Dolaştım Bu Şehirde…