İKONDAN KANONA MODERNLEŞMENİN ZİHNİYET DÜNYASI
İKONDAN KANONA MODERNLEŞMENİN ZİHNİYET DÜNYASI
14.10.2023
Besim F. Dellaloğlu'nun 2021 yılında Timaş Yayınlarından okuyucu ile buluşan Modernleşmenin Zihin Dünyası ve 2023 yılında yayınlanan İkondan Kanona kitap çalışmaları Tanpınar üzerinden kültür ve medeniyet arasında zihniyet dönüşümünü farklı bir perspektifle ele alması yönüyle önemli iki çalışma... Epey bir süre önce okuduğum bu kitapları günlüğüme kaydetmek bu vakte nasip oldu.
Sonda ifade edeceğimi en başta yazmak gerekirse; bana en çarpıcı gelen tespiti; Tanpınar'ın bunca yıldır yanlış anlaşıldığı yönünde... ve tabii en dikkat çekici tespiti ise Tanpınar'ın kesinlikle muhafazakar olmadığı düşüncesi... Daha doğrusu bunca zamandır hem muhafazakâr sağ kesimin hem de seküler-laik sol kesimin Tanpınar'ı yanlış okuduğu yönündeki tespitleri. Bunu da kendi okuma tecrübesi üzerinden anlatmaya çalışıyor Dellaloğlu. Parmağa değil, işaret ettiği yere yoğunlaşmamız gerektiğini hatırlatıyor bize bir bakıma. Bunca zaman yanlış anlaşılan Tanpınar dolayısı ile bizim de zihin dünyamızın karışıklığının resmi oluyor.
Özellikle Tanpınar'ın Huzur romanı ve Beş Şehir kitabı önyargılardan uzak, objektif bir gözle okunduğunda bu zihin dünyasının karmaşıklığı kendiliğinden anlaşılacaktır.
Çünkü zihniyet meselesi birçok yönden önem arzediyor. Evvela toplumların kendilerini anlayabilmek, zihinlerine nüfuz etmekle mümkündür ancak. Onu kendi şartlarında, kendi atmosferinde değerlendirmek gerekir. Sosyoloji aslında toplumları anlamak için vardır lakin ülkemizde bilim olarak daha çok akademik düzeyde kalmış ve topluma nüfuz edememiştir. Bunun yerine edebiyat özellikle de roman daha çok toplumla ilgilenmiş, toplumsal meseleleri ele almış, yazmış, anlatmış, konu almıştır.
Kısacası; toplumların zihin yapılarını edebiyat üzerinden daha gerçekçi okumak mümkündür. Bizde de durum bundan pek farklı değildir. İşte Ahmet Hamdi Tanpınar, tam da bunu yapmaya çalışmıştır. Bu yönüyle Tanpınar'ın yazdıklarını edebiyat değil de sosyoloji gözlüğüyle değerlendirmek daha faydalı olacaktır. İşte bundan dolayıdır ki Besim F. Dellaloğlu gibi bazı sosyologlar edebiyatı, 'sosyolojinin sosu' olarak değerlendirmişlerdir. bu görüşe katılmak mümkün değil!... Nitekim sosyoloji biliminin yüzyıl kadar bir geçmişi varken edebiyatın neredeyse insanlık tarihiyle özdeş bir geçmişe sahip olduğunu görüyoruz.
Tabii hiçbir bilim kesin sınırlarla birbirinden ayrılamaz. Bütün bilimler birbiriyle bağlantılı şekilde iç içe geçmiş durumdalar. Bilimlerdeki bu pozitif ayrışma modern çağın yapay sınıflandırmasıdır ki bugün bunun da ayrı sıkıntılarını yaşıyoruz.
Kültür ile Medeniyet arasında ikondan kanona meselesine gelince; öncelikle hatırlatmamız gereken; ikonu yerel kültür, kanonu ise evrensel kültür, medeniyet bağlamında ele almamız gerektiğidir. Ya da bir yazarın yerel kalmasını ikon, evrensel olmasını kanon kavramı ile açıklamak en elzem olanıdır. Tabii tahmin edileceği gibi Besim F. Dellaloğlu bu kavramları da Ahmet Hamdi Tanpınar üzerinden değerlendirip içini doldurmaya çalışıyor. Haliyle bu kavramlarla birlikte ulus olarak modernleşme serencamımız kendiliğinden gündeme oturmuş oluyor. Kültür ile medeniyet haliyle ana ekseni oluşturuyor bu serencamın.
Tabii bütün bunlarla birlikte modernite, entelektüel, aydın, eğitim, laiklik, sekülerlik, sosyal medya, muhafazakarlık... üzerine de eleştirel yaklaşımlar modernleşme sürecinin tartışılması gereken başlıkları olarak öne çıkıyor.
Her iki çalışmada da göze çarpan, konuların sohbet tadında bir konferans veya sempozyum havasında ele alınmış olması.
Tabii yazarın da ifade ettiği gibi;
"Anlatmak için dünyayı iyi dinlemek gerekir. Bunun için de sessizliğe ihtiyaç vardır. Sessizliğin önündeki en önemli engel ise konuşmak..."
O halde; 'konuşmak için daha çok sessizliğe, sessizlik için ise daha çok konuşmaya ihtiyaç var' diyerek noktalamış olalım biz de...
Yorumlar
Yorum Gönder