AMOK KOŞUCUSU
AMOK KOŞUCUSU
22.06.2023
Stefan Zweig'i ilk olarak Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabıyla tanıdım. O kitap bana Goethe'nin Genç Wartherin Acılarını hatırlatmıştı. İkisi de müthiş kitaplar... Özellikle aşk acısı çekenler için… Tabii Zweig'in diğer kitapları da şaheser…
Ama Zweig'in Amok Koşucusu bir başka yapıt... Diğer eserleri gibi birçok dile çevrilmiş ve ülkemizde de birçok yayınevi tarafından yayınlanan klasik bir eser. İnsanın zaman zaman kendisini içinde bulduğu kısa bir roman ya da uzunca bir öykü aslında Amok Koşucusu.
Amok Koşucusu okununca evet bunu biliyorum dedirten cinsten bir kitap...
“Amok koşusu? Evet, sanırım biliyorum. Malezyalıları etkileyen bir çeşit
zehirlenme. Zehirlenmeden fazlası... O bir delilik, bir çeşit insan kuduzu,
basit bir alkol zehirlenmesinden çok farklı, ölüm saçan, manasız bir saplantı
deliliği...” (s38)
Evet, tam da böyle… Tam da Amok
Koşucusu gibi…
Onunla birlikte yol alıyorum, Malezya’da değil tabii…
Yalınayak, başı açık, yalınız… Dümdüz
bir ovada… Uçsuz, bucaksız bir merada… Dahası sonsuz bir evrende!...
Başım dumanlı, gözlerim kararmış…
Öyle bir haldeyim ki bütün istekleri geri çeviriyorum. Zehirlenmedim, deli de
değilim. Hele insan kuduzu hiç değilim…
Evet, bayılmıyorum, hamile de değilim. Amacım bir kadının hayatını kurtarmak değil!...
Asla!... Yardım etme
delisi de değilim artık.
Peki ya ne?...
Evet, bir sır gibi saklanıyorum o
kurşun tabutta!... Okyanusun dibine doğru yol alırken balıklarla konuşup
yosunlarla sırdaş oluyorum. Nihayetinde suya, yani aslıma rücu ediyorum.
Bu duygular eşliğinde Zweig'in o küçük kitabından kocaman notlar alıyorum:
"... bu kirli yalnızlıkta, insanın ruhunu yiyen iliğine kadar sömüren bu ülkede artık utanma duygusunu unuttum." (s:19)
"... bir tanrıya kaldırır gibi ellerini bana kaldırmıştı." (s:55)
ve son olarak şu notu alıp kitabın kapağını sonsuzluğa kapattım:
"Her şeyinizi kaybettiğinizde elinizde kalan son şey için umutsuzca savaşırsınız."(s:58)
Yorumlar
Yorum Gönder