MUTABAKAT METNİ
MUTABAKAT METNİMİZ
12.03.2024
Her ayın kendine göre bir rengi, anlamı, muhtevası vardır. Hayır sadece mevsimler açsından değil... O ay içinde geçmişte yaşanan olaylar asıl o ayı anlamlı kılar. Yıllar değişse de o ayın hafızalardaki anlamı pek değişmez. Ta ki çok anlamlı ve de etkili başka bir hadise yaşanıncaya kadar.
Bu yönüyle her ne kadar Mart ayı geldiğinde baharın ayak sesleri duyulsa da bendeki yansıması farklı. Bende temel iki karşılığı vardır Mart ayının: Birincisi İstiklal Marşının kabulü (12 Mart), ikincisi ise Dünya Su Günü (22 Mart)... Çünkü iki hadise de benim yakın ilgi odağımda... İkisi ile ilgili de çokça okumalarım ve yazmalarım var. Özellikle de İstiklal Marşı ve Akif ile ilgili.
Evet, bugün İstiklal Marşının kabul yıldönümü olması hasebiyle katılacağım bir radyo programına hazırlanıyorum. Notlarımı gözden geçiriyor yeni notlarla destekliyorum. Haliyle yoğun bir şekilde merhum Akif gündemimde. Bu vesileyle çalıştığım yerin hemen yanı başında yer alan Akif'in kabrini ziyaret ettim dün. El açıp dua ettim ve bol bol tefekkürde bulundum. Babanzade Ahmet Naim ve Süleyman Nazif'in ortasında... Dikkat ettim; Ahmet Naim'in mermerden mezar taşına... Sonradan elle kazınarak isminin altına Diyarbakırlı yazılmış. Anlamlı bir dokunuş!... O gün bana çok şey anlattı bu manzara. Daha sonra şehitliği baştan sona şöyle bir dolaşıp bol bol sohbet ettim mevtalarla. İçini döktüler bana bütün samimiyetleriyle. Dinledim bütün içtenliğimle onları. Benim de söylediklerim oldu tabii. Böylece bol bol soluklandım şehitlikte. Ne kadar da ihtiyacımız varmış yavaşça yürümeye ve de durup düşünmeye. O gün fark ettim ki, yıllardır yanından geçtiğim bu şehitlikte ölüler değil diriler yaşıyor. Yaşayan onlar, ölen bizmişiz meğer!...
Ve o günü not düştüm defterime;
Yorumlar
Yorum Gönder