ÖZE YOLCULUK

 ÖZE YOLCULUK




20.03.2024

Öteden beri nehir söyleşi tarzı kitapları okumayı severim. Çünkü bu tür kitaplarda baştan sona kadar samimiyet, tecrübe, bilgi, öngörü... vardır. Mesela en son okuduğum İlber Ortaylı ve  Teoman Duralı nehir söyleşi kitapları bu türe örnek pek kıymetli çalışmalar... Güngörmüş, bilge şahsiyetlerden istifade etmek lazım ve bu gibi insanların  tecrübelerini mutlaka yeni kuşaklara aktarmak gerekir.

Bu yönüyle mürekkebi henüz kurumadan yeni okuduğum İbrahim Kalın'ın İnsan Yayınları'ndan çıkan Öze Yolculuk kitabı tam bir nehir söyleşi kitabı olmasa da birçok yönüyle okunmayı hak eden bir söyleşi kitabı. Yaşam tecrübesinden çok bilgi birikiminden, deneyim ve gözlemlerinden  istifade edilesi bir çalışma. İşin doğrusu daha önce de İbrahim Kalın'ın Barbar Modern Medeni, , Ben Öteki ve Ötesi, Açık Ufuk ve Gök Kubbenin Altında...  kitaplarına göz atma  imkanım oldu ama Öze Yolculuk çok daha keyifli bir okuma deneyimi oldu.

Belki de sohbet hayasında ve samimi cümlelerin olması kitabı daha sevecen hale getirdi benim için. Sanırım diğer kitaplarda akademinin soğuk yüzü ön plana çıkıyor ve bu da okumayı sıkıcılaştırıyor haliyle. 

İbrahim Kalın'ın Öze Yolculuk kitabı Serdar Tuncer'in mymecra sohbetlerinden uyarlama bir çalışma... İyi ki de bu sohbetler kitaba dönüşüp kalıcılaşmış. Değilse belki benim gibi birçok okuyucu haberdar bile olamayacaktı.

İşin doğrusu İbrahim Kalın, üniversiteli yıllardan aşina olduğum bir isim. Bu süre zarfında pek bir teşrik-i mesaimiz olmadı lakin sanat ruhunu özellikle çalgı aletlerine olan ilgisini o yıllardan hatırlıyorum. O da tırnak içerisinde adına "kayıp kuşak" dediğim neslin müntesibi. Tabii yaşam serüveninin onu siyasetin ve de bürokrasinin soğuk atmosferine savurmasına bir talih-siz-lik mi desem yoksa bir imkan mı, bilemiyorum. Lakin bu soğuk ve haşin rüzgarlar içinde kendine bir sığınak bulduğunu yazılarının içeriğinden tahmin etmek zor değil.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi bir okuyucu olarak daha önce de çıkan kitaplarını takip etmeye çalıştım. Ne yalan söyleyeyim; baştan sona bitirdiğim kitabını hatırlamıyorum. Kitaplarının sanırım içeriğinden çok akademik bir dili olması okumama mani oldu diye düşünüyorum. Ama bu son okuduğum Öze Yolculuk kitabı öyle değil. Sanırım Kalın da, içinde bulunduğu atmosferin soğuk havasından rahatsız olmuş olmalı ki konuşma/yazı üzerinden özünün iç derinliklerine yolculukta bulunuyor  bu kitapta. Kitabın giriş yazsının son cümlelerinde; "...ünvan ve statükodan bağımsız olarak fikrin gücü"nden bahsediyor. samimi bir itiraf... İşte ben Kalın'ın bu yönünü seviyorum. 

Konuşmalar/yazılar içe dönük tasavvufi bir yolculuk tadında... Zaten Kalın'ın duruşunda da bir derviş ruhunu sezinlemek mümkün. Daha kitabın giriş kısmında bu dervişane ruha şahit oluyor ve ilerleyen sayfalarda da bu bakışı kanıksıyorsunuz adeta. İşin doğrusu bir kitabın giriş  ve arka kapak yazısı kitabın içeriği hakkında size fikir verir. O nedenle olsa gerek kitap arka kapak yazıları ile ilgili ilgi yazdığım bir denemede; "Kitabın kalbi neresidir?" sorusuyla aslında arka kapak cevabı üzerinde durduğumu hatırlıyorum.

Ez- cümle; kitapta hoş bir akış var. Birbirini tamamlayan sorular ve içi dolu cevaplar zihinde kalıcı izler bırakıyor. Siyasetin ve de bürokrasinin soğuk çarkları arasında sıcak bir sese kulak veriyorsunuz bu söyleşilerde. 

Okurken büyük bir keyif aldım ve adeta tazelendim.

Kalemine, yüreğine sağlık İbrahim Kalın ağabey....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KIRMIZI KAR

"KAR YAĞARKEN" BİR KUŞAĞIN YAŞADIKLARI ROMAN OLDU

Hep Bir UĞULTU ile Dolaştım Bu Şehirde…