Hep Bir UĞULTU ile Dolaştım Bu Şehirde…
Hep Bir UĞULTU ile Dolaştım Bu Şehirde…
02.11.2024
“Kulaklarda bir uğultu
Şu gökyüzüne çarpıp gelen
Mahşer çığlığı.
Duasız nefesler
Kadavra kokan insanlar
Kendi yüzünden utanmış
Maskelere sığınan cesetler.
Zaman bir sarkacın ardına gizlenmiş
Bereketsiz şimdi ömürler.”
İsmi yaman ama şimdilerde her tarafından acı akan bir şehirden bahsediyorum.
Bu şehirde hala büyük acılar var. Her geçen gün hasarın boyutu, acının, hüznün derinliği daha yakından hissediliyor.
Deprem olalı bir buçuk yılı geçti ama yaralar henüz sarılabilmiş değil. Birkaç gün geçirdiğim Adıyaman’da hergün o acıları içinde yaşayan yüzlere tanıklık ettim. Geleceğe dair umutları zayıflayan insanlarla konuştum. Şehrin genç insanlarıyla beyin fırtınasında bulundum. Okullarda öğrencilerle buluştum, yöneticileriyle biraraya geldim.
Şehrin birçok yerinde hala yıkık/yıkılmayı bekleyen binalar var. Her tarafta enkaz, toz, toprak, moloz… Ama herşeye rağmen ağır aksak da olsa bu acı şehirde ayakta kalma mücadelesi veriliyor. Samimi insanlar, mütevekkil duruşlar var.
Öte taraftan şehirde hummalı bir çalışma da var. Bir şantiye alanına çevrilmiş buralar adeta. Yeniden ayağa kalkmak, dirilmek için bir gayret var. TOKİ konutları ile birlikte yerinde dönüşüm de hızla ilerliyor. Ama ekonomik darboğaz, hayat pahalılığı insanların yüzündeki acıyı arttırdığı gibi belini de büküyor haliyle.
Hep kulaklarında bir uğultu ile dolaşıyor bu şehirde insanlar.
6 Şubat depreminde annesiyle birlikte enkaz altında kalarak can veren Selim’in içinde biriken uğultular yüreğime çarptı bu karmaşa içinde.
Dostları ziyaret için gittiğim okulda Gaffari Hoca'nın masasında Dr. M. Selim Şahin imzalı kitabı görünce önce gözlerim faltaşı gibi açıldı, sonra içime büyük bir acı çöktü. Bir uğultu sardı dört bir yanımı. Sevincim, çok sevdiğim Selim Şahin'in şiir kitabını görmemdi. Üzüncüm ise; aradan neredeyse bir buçuk yıl geçmesine rağmen 6 Şubat depreminde vefat ettiğini henüz öğrenmem oldu. Dr. M. Selim Şahin’in yüreğinden akan şiirler bir vefa borcu olarak kitaplaştırılmış. Artık Selim şiirleriyle yaşıyordu.
1980’li yılların o puslu havasında Selim’in içinde bulunduğu bir grup arkadaşımızla birlikte düzenli kitap okuyor, sohbetler yapıyorduk. Ayrıca Fen Liselerine hazırlık çalışmalarında bulunuyorduk. Gençlere matematik dersi veriyordum. Samimi, içten bir gayretleri vardı. Yürekleri minnacık ama hayalleri kocamandı o gençlerin. Süleyman, Nihat, Sebahattin... ve daha ismini anımsayamadığım bir yığın genç... Kimi mühendis, kimi doktor, kimi öğretmen oldu. Ne günlerdi öyle!…
Selim’in baştan sona yazdığı bütün şiirlerini dikkatlice okudum. Neler yazmış öyle giderken;
“Bak, göçmen kuşlar da gitti
Kaldık yapayalnız
Bir nefeslik öykünün
Tam ortasında.”
Meğer içine akıtmış derdini, davasını, devasını, sevdasını, aşkını, hüznünü… Bütün içtenliği ve de içselliği ile mısralara dökmüş hülyalarını. Nakış nakış işlemiş gönül dünyasını beyaz sayfalara.
Gizli bir şair avuçlarımızın arasından kayıp gitmiş de farketmemişiz.
Kim bilir ne şairler, yazarlar, gönül erenleri var farkında olmadığımız. Selim hasbelkader günyüzüne çıkanlardan biri.
Deprem, enkaz ve Selim’in içime bıraktığı uğultu ile gerilere çok gerilere doğru akıp gittim. İçimde ince bir sızı, ılık bir akıntı ile ayrıldım bu şehirden.
Mekanın cennet, makamın ali olsun sevgili şairim Mehmet Selim Şahin...
Yorumlar
Yorum Gönder