Kayıtlar

BİR RUH MACERASI

Resim
  BİR RUH MACERASI 12.09.2024 Ayşe Şasa ile aynı şehirde yaşıyor olmamıza rağmen varlığında yüzyüze görüşme imkanımız olmadı. Ancak yazdıklarından, konuşmalarından, sanatsal etkinliklerinden istifade edebildik bu süre zarfında. Vefatından sonra ise AYB olarak Ayşe Şasa ile ilgili  bir gün süren ve iki oturumdan oluşan kapsamlı bir sempozyum tertipledik. Bu sempozyum vesilesi ile hem onunla yakın bir teşriki mesaide olan dostlarını, hem de onunla ilgili çalışmalarda bulunan akademisyenleri, şairleri, yazarları bir araya getirmiş olduk. Böylece hem bir anma hem de daha yakından tanıma imkânı doğmuş oldu. Yazdığı onlarca senaryoyla geçmişten günümüze kalbimize ve aklımıza dokunan Ayşe Şasa’nın hayatı da  ilham verecek kadar bereketli. Çocukluğundan itibaren hayatı ve insanı, dolayısıyla kendini bilmeye, anlamaya çalışan Şasa, adeta her adımda kendini yeniden inşa etmiş.  İşte Şasa'nın bir nehir söyleşi kitabı olan Bir Ruh Macerası tam da bunu anlatıyor.  Senaryol...

OKULDIŞI

Resim
  OKULDIŞI 06.09.2024 Bunca kitap okuma deneyimimden anladım ki; her kitabı baştan sona yutarcasına, bütün kelime ve cümlelerin altını/üstünü çize çize sıkı bir şekilde okumak pek de maharet değilmiş. Şüphesiz bu şekilde  okunmayı hak eden kitaplar vardır ancak onları bir kuyumcu sarraflığıyla arayıp bulmak lazım. İşin doğrusu o     k itaplar iyi bir kitap okuyucunu arayıp bulur zaten.  Kitabın olabildiğince niceliksel olarak çok  ama niteliğin az olduğu, her tarafın kitap çöplüğüne dönüştüğü böylesi bir zamanda öncelikle okuyacağımız kitabı özenle seçmemiz gerekiyor. Tıpkı yediklerimize gösterdiğimiz titizlik gibi... Çünkü beynimiz de midemiz gibi bir çöplük değil ki her önümüze geleni içine atalım. Ancak şu husus da önemli; en kötü kitaptan bile alacağımız birşeyler vardır mutlaka. O nedenle bir kitabı elimize aldığımızda önce şöyle bir yüzeysel taramada bulunmak lazım. Önce içindekilere bakıp önsöz ve arka kapak yazısını okumak o kitaba bir başlangıç ola...

MÜHİMMAT...

Resim
  MÜHİMMAT 12.01.2021 İşin doğrusu nicelik çağında yaşıyoruz. Her şeyin somut olarak ölçüp tartıldığı, sayıldığı ve buna göre kıymet biçildiği bir zaman diliminde yani. Mananın, metafizik âleminin ne kıymeti olur böylesi durumlarda? Eğitimde, siyasette, ticarette ve dahi kültür-sanat-edebiyatta da vaziyet böyle. Esas vahim olan da bu ya!... Kısacası niceliklerin ürünü olan sözde demokrasi, hürriyet, eşitlik… hayatımızı da, zihnimizi de kuşatmış durumda. Bu durum da bizi hep bardağın dolu tarafına yönlendirdi.   İyi niyetli olmayan bu yönlendirme bize hep kazanımları dev aynasında gösterdi; bardağın boş tarafını kayıpları ise hep es geçti. Belki de bozulmanın ilk nüvelerini buralarda aramak gerekiyor. Öyleyse bozulmanın ilk kaynağına inelim ve hatırlayalım: Milattan önce altıncı ve beşinci yüzyılda bugünkü Ege bölgesine denk gelen İyonya’da bir nevi eşitlik ilkesini esas alan ‘İzonomi’ yani ‘hükmetmenin olmaması’ vardı. Ancak zamanla nicelik, sayısal üstünlük, somu...

BANA ÖĞRETMENİNİ SÖYLE

Resim
BANA ÖĞRETMENİNİ SÖYLE 10.01.2022 Bir ilahiyatçı olmasına rağmen bizim onu daha çok sıkı bir şair-yazar-edebiyatçı olarak tanıdığımız bir isim... Üstüne bir de öğretmenlik kimliği var. ‘Çaktırmadan Öğretme Metodu’nun da (Ç.Ö.M.) mucidi olan Hüseyin Akın’dan bahsediyoruz. Eğitim-öğretime tam zamanında ve de yerinde bir kitapla yetişti. Ama sözü eğip bükmeden daha çok kendi öğrencilik ve öğretmenlik serüveninden yola çıkarak bir tespit-teşhis ve çözüm önerileri-yol haritasını bir kitap bütünlüğü içinde önümüze koyuyor Hüseyin Akın. Adeta açık-seçik bir manifesto özelliği taşıyan kitabın ismi ise; ‘Bana Öğretmenini Söyle’… Kitap ismi bile bugün yaşadığımız eğitim-öğretim sorununa esaslı bir teşhis koyma ve çözüm kapısı aralama hususunda başlı başına bir ilham ve ufuk veriyor zaten. Lakin bu durum gene de kitabı okumamak için bir mazeret değil. Aksine her eğitimci-öğrenci-veli ve öğretmenin mutlaka altını çize çize okuması gereken bir reçete adeta bu çalışma. Zaten kitabı elinize aldıktan ...

N'APSAK BU GENÇLERİ?

Resim
  N'APSAK BU GENÇLERİ? 09.10.2021 Bazen bildiğinizi sandığınız birçok mevzuyu başkasından dinleyince ya da okuyunca aslında çok da o konuyu iyi kavramadığınızı   anlar ve elde ettiğiniz bakış açısının sizde bir farkındalık oluşturduğunun ayırdına varırsınız. Ve öteden beri var olagelen birtakım önyargılarınızı gözden geçirme ihtiyacı hissedersiniz böylece. işin doğrusu ben de sevgili Erol Erdoğan'ın İz Yayıncılıktan neşredilen N'apsak Bu Gençleri? isimli kitabını okuyunca anladım ki gençlere bakış açımızda empati yapma eksikliğimiz var. Ve öteden beri bizde var olan gençlerle ilgili önyargılarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Özellikle gençlerle ilgili olumsuz kelime ve cümlelerimizle ilgili önyargılarımızı kırmamız gerekiyor. Onları bulundukları zaman ve zemin durumuna göre iyi analiz etmek önemli... En önemlisi ise onların dünyasına girebilmeyi başarmamız gerekiyor.

SUYU ARAYAN ADAM

Resim
SUYU ARAYAN ADAM 28.09.2020 Suyu aramakla geçen ömürler vardır. Pes etmeden, yılmadan yani bıkmadan, usanmadan su arayan adamlar... Sakası sırtında su yoluna koyulanlar yani…  Son anına kadar arayanlar bulanlardır hiç şüphesiz. Pes edenler ise daha başlamadan kaybedenlerdir. Çünkü karanlığın en kuytu vakti, aydınlığa en yakın olandır aynı zamanda. Aslolan ise; işlerde istikrardır, amelde sürekliliktir, sonuna kadar sebat ve de takibattır. Tıpkı Hintli bilgenin hikmetli sözlerinde olduğu gibi yeise kapılmadan  'daha derinlere, daha derinlere'  inebilmektir: Bir adam vardı suyu arıyordu. Toprağı üç kulaç kazdı. Suyu bulamadı. On kulaç, on beş kulaç kazdı. Gene suyu bulamadı. Sonra yerin derinliklerinde kara kaya tabaklarına rastladı. Yeise düştü, gücü sona erdi ve suyu bulmaktan ümidini kesti. Fakat bir ses ona: -Daha derinlere in, daha derinlere! dedi. Daha derinlere indi ve suyu buldu.  1 Evet, su misali akıp giden yaşamlar vardır. Kaderin vatan mücadelesi uğruna coğ...

İLK BAHAR

Resim
İLK BAHAR 20.08.2021 Belki doğrudur; bu gök kubbede söylenmedik söz kalmamıştır lakin sözün söyleniş biçimi ve söze yaklaşım hep bir başkalaşım ve de değişim halini yaşamıştır. Aynı mevzuya farklı bir bakış olmuştur hep. O nedenle her yeni çıkan kitap, her yeni söylenen söz dikkatle okunmayı, dinlenilmeyi hak eder. Belki farklı bir söyleyiş, değişik bir bakış, yeni bir ufuk yakalamak mümkündür.  Özellikle de yeni kitaplar için bu bakış daha da önemli...  Bu zaviyeden  Filistin doğumlu, mühendis kökenli Wadah KHANFAR'ın farklı bir bakış açısı ve de üslupla kaleme aldığı İl k Bahar isimli eserini okudum. İşin doğrusu özgün bir çalışma olmuş. Aynı zamanda felsefe eğitimi de alan Khanfar gazeteci kimliği de olan genç bir yazar. İlk Bahar ismindeki bu kitap bir siyer okumasından çok günümüze de ışık tutan siyasi bir analiz ve strateji kitabı... Denilebilir ki, yüzlerce binlerce siyer kitabı var. Hadiseler hep aynı, olaylar aynı, şahıslar aynı lakin yaklaşım aynı değil. Eseri...