Kayıtlar

YARIM KALAN KİTAPLAR

Resim
  YARIM KALAN KİTAPLAR Okuyucu haklarından bahseder Daniel Pennac kitaplara ve okumaya dair Roman Gibi kitabında. Onun kitabın arka kapağına da koyduğu meşhur 10 maddelik kitap okurunun hakları manifestosu var orada. O on madden  biri de; "bir kitabı bitirmeme" hakkıdır.   Eğer okuru sarmıyorsa  kitap pekala okumayı bırakabileceğinden bahseder Pennac. Veya başka bir nedenden dolayı da olabilir.  Bende de zaman zaman bu haller oluyor ve bu hakkımı hemen kullanıyorum. Belki yazarına haksızlık yapıyor olabilirim. O nedenle zaman zaman vicdan azabı çekip yeniden okumaya başladığım kitaplar olmuyor değil.  İtiraf edeyim ki bu ara yoğun okumadan kaynaklı olsa gerek yarım bıraktığım birkaç kitap oldu. Ama kitap okumayı bırakmış olmam o kitabı sevmediğim, başarılı bulmadığım, faydalı olmadığı anlamına gelmez zinhar. Mesela Ethem Erdoğan'ın Çıra Edebiyat'tan çıkan Türkçe'nin Çığlığı kitabı bunlardan birisidir. Birkaç yazısını okudum ve kitaptan alacağımı aldım ...

ZARLAR

Resim
  ZARLAR 13.01.2025 Deneme ve roman dili kendini okutturan cinsten bir yazardır Ahmet Altan.  Beni de en çok Ahmet Altan okumaya iten sebep; onun dili hiç şüphesiz. Özgün bir üslubu var.  Özellikle de denemeleri bir şiir gibi akar.  Romanları da öyle... Sürükleyici bir dili var Altan'ın yani. En son yine bir romanını okumuştum: Hayat Hanım... Önce yabancı bir dilde yayınlanmış, sonra da Türkçeye çevrilmişti bu roman. Geçtiğimiz Kasım ayında ise Türkçe yeni bir romanı yayınlandı, adı Zarlar....  Haftasonunu fırsat bilerek  bu Zarlar romanına gömüldüm ve neredeyse bir oturuşta bitirdim. Diğer romanlarında olduğu gibi sürükleyici bir dili var. Hem dil hem de olayların sürükleyiciliği sizi peşinden koşturuyor adeta. Romanın ana kahramanı Ziya'yla oturup Ziya'yla kalkıyorsunuz böylece.  Ahmet Altan’ın Zarlar romanı Osmanlı’nın son döneminde İstanbul’da geçen kabadayı üç kardeşin yaşam öyküsünün hükümete el koyma sevdasını ve nihayetinde sadrazam Mahmut Şevk...

KEMAL'İN PALTOSU

Resim
  KEMAL'İN PALTOSU 25.11.2024 Beşir Ayvazoğlu ismini daha çok portre kitap çalışmalarından tanıdım. Zor bir yazarlık görevini icra ediyor. Zira portre çalışmaları diğer türlerde yazı yazmaya benzemiyor. Olay sadece malzeme toplamakla alakalı değil tabii. Asıl önemli olan işin işçilik, alın teri, emek,... tarafı. Sadece sanatını değil işin içine ruhunu da koymak gerekiyor. Tıpkı enva-i çeşit çiçekten topladığı özü bal yapmak için didinen arı gibi... Portre çalışmaları da bir bakıma böyledir. Topladığınız vesikaları tamı tamına yerinde kullanıp içine bir bakıma ruh da üfleyerek bir şahsiyet inşa ediyorsunuz. Olabildiğince objektif olacaksınız ve de hissi davranmayacaksınız. Bir nevi o şahsiyeti siz de yaşayarak oluşturacaksanız. İşte işin zor tarafı da bu ya!... İşin doğrusu Beşir Ayvazoğlu portre çalışmalarında işini hakkını vererek yapanlardan biri. Her ne kadar Kapı Yayınları'nda Eylül 2024'te yayınlanan Namık Kemal'i konu alan Kemal isimli son çalışması tam bir portre...

AKİF'TEN EMANETLER...

Resim
  AKİF'TEN EMANETLER... 07.11.2024 Merhum Akif Mısır'da olduğu yıllarda aile ferleri başta olmak üzere arkadaşlarına, öğrencilerine, dostlarına çeşitli mektuplar yazmış ve bir çok dostundan da mektuplar almıştır.  Bu  mektuplaşmalar üzerinden onun Mısır hayatıyla ilgili birçok bilgi ediniyoruz. En önemlisi de Mısır'da yaşadığı yıllarda üzerinde çalıştığı Kur'an Meali ile ilgili kapalı kısımların aydınlatılmasında önemli bir kaynak vazifesi görüyor bu mektuplar. İşte Akif hastalanıp Mısır'dan ayrılmadan önce demir kasa gibi sağlam gördüğü dostu Yozgatlı İhsan Efendi'ye emanet olarak bıraktığı mektuplarla birlikte Kur'an Meali Defteri , Gölgeler Defteri ve  diğer şiirlerinin yer aldığı Müsvedde Defterlerinin bir kısmını Ekmeleddin İhsanoğlu Akif'ten Emanetler (Ekim 2024, YKY)  ismiyle bir kitap bütünlüğünde neşrederek bu konuyu aydınlatmaya katkı sağlamış oldu. Şimdiye kadar çoğu yorum olarak yazılan bilgilerin birçok yönüyle aydınlatılması ve kaynak teş...

KÖTÜ ÖĞRETMENİN EL KİTABI

Resim
  KÖTÜ ÖĞRETMENİN EL KİTABI 27.10.2024 Sonunda bu da oldu ve kötü öğretmenin el kitabı yayınlandı. Hem de eğitimle ilgili ünlü bir isim ve bilindik bir yayınevinden. Daha önce de eğitimle ilgili birçok şiir, deneme, öykü, makale… kaleme alınmış ve hatta kitap yayınlanmıştı ama böylesi ilk herhalde. Eğitimin zaten ağır aksak yürüdüğü bir memlekette bu da nereden çıktı demeyin. Asıl eğitimin o terse giden yönünü doğru istikamete çevirmek için kolları sıvamış eğitimci-yazar-şair Hüseyin Akın: Kötü Öğretmenin El Kitabı… Aslında Akın bu kitapla eserin üst başlığını da oluşturan “bir eleştirel pedagojik tersten okuma denemesi” yapıyor. Yani Akın bir bakıma kiminin Hz. Ali’ye, kiminin Hz. İsa’ya, kiminin Mevlana’ya, Lokman-ı Hekim’e, Yunus Emre’ye atfettiği; “Ben güzel ahlakı ahlaksızdan öğrendim.” sözündeki hikmetin peşinde... Kötü öğretmeni tersinden okuduğunuzda, iyi öğretmen kendiliğinden ortaya çıkıyor zaten. Biraz ironi, biraz mizah ama en önemlisi kitabın ortasından konuşma var Akı...

"KAR YAĞARKEN" BİR KUŞAĞIN YAŞADIKLARI ROMAN OLDU

Resim
  "KAR YAĞARKEN" BİR KUŞAĞIN YAŞADIKLARI ROMAN OLDU 25.10.2024 Bayağı bir zamandır ara verdiğim roman okumaya bir yazar dostumuzun yayınlanan yeni kitabıyla yeniden başladım. Daha çok hikayeleriyle tanıdığımız Selvigül Kandoğmuş Şahin'in Okur Kitaplığı'ndan yeni çıkan (Ağustos 2024) Kar Yağarken romanıyla yani.  Üniversiteli yıllardan beri yazdıklarını takip ediyorum. Akıcı bir üsluba sahip Selvigül Kandoğmuş Şahin'in kendine has bir hikaye tarzı var. Edebiyat dünyamızın  özgün  kalemlerinden biri. Tabii deneme kitaplarının yanı sıra resim çalışmaları da var. Yani anlayacağınız sanatını davasına adamış ve bu yönde adeta bir aktivist gibi hem yaşayan hem de yazan dert, dava sahibi bir yazar, sanatçı  Selvigül Kandoğmuş Şahin. Uzun bir süredir bir dönem romanı üzerinde çalıştığından haberdardım. Söz konusu kendi kuşağımız olunca heyecanlanıyor insan haliyle ve bir an önce yazılanları okumak istiyor. Kitabın yayınlandığını duyunca Kitapyurdu'ndan sipariş vermek i...

Hep Bir UĞULTU ile Dolaştım Bu Şehirde…

Resim
Hep Bir UĞULTU ile Dolaştım Bu Şehirde … 02.11.2024 “Kulaklarda bir uğultu Şu gökyüzüne çarpıp gelen Mahşer çığlığı. Duasız nefesler Kadavra kokan insanlar Kendi yüzünden utanmış Maskelere sığınan cesetler. Zaman bir sarkacın ardına gizlenmiş Bereketsiz şimdi ömürler.” İsmi yaman ama şimdilerde her tarafından acı akan bir şehirden bahsediyorum. Bu şehirde hala büyük acılar var.    Her geçen gün hasarın boyutu, acının, hüznün derinliği daha yakından hissediliyor. Deprem olalı bir buçuk yılı geçti ama yaralar henüz sarılabilmiş değil. Birkaç gün geçirdiğim Adıyaman’da hergün o acıları içinde yaşayan yüzlere tanıklık ettim.    Geleceğe dair umutları zayıflayan insanlarla konuştum. Şehrin genç insanlarıyla beyin fırtınasında bulundum. Okullarda öğrencilerle buluştum, yöneticileriyle biraraya geldim. Şehrin birçok yerinde hala yıkık/yıkılmayı bekleyen binalar var. Her tarafta enkaz, toz, toprak, moloz… Ama herşeye rağmen ağır aksak da olsa    bu acı şehirde ayak...